1975 yılında Adana’da doğan Prof. Dr. Uğur Özkan, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, Radyoloji uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra akademik kariyerine devam ederek profesörlük unvanını almıştır. Uzun yıllar Başkent Üniversitesi ve özel hastanelerde görev yapmış olup, şu anda Özel Medline Adana Hastanesi'nde hastalarına hizmet vermektedir.
Adana’da köpükle varis tedavisi yapan girişimsel radyoloji uzmanlarından biri olan Prof. Dr. Uğur Özkan, varisli damarları cerrahiye gerek kalmadan kapatmayı amaçlayan etkili ve minimal invaziv yöntemler sunar. Köpükle varis tedavisi, estetik görünümü iyileştirmenin yanı sıra ağrı, şişlik ve yorgunluk gibi şikayetleri de ortadan kaldırır.
Tedavi öncesinde Doppler ultrason ile damarların durumu ayrıntılı olarak değerlendirilir. İşlem sırasında, damar içine özel bir sklerozan ilaç köpük formunda enjekte edilir. Köpük, damarın iç yüzeyine temas ederek damarın büzülmesini ve zamanla tamamen kapanmasını sağlar. Bu yöntem hem yüzeysel hem de daha derin toplardamarların tedavisinde kullanılabilir.
Köpükle varis tedavisi sonrası süreçte, hastalar genellikle aynı gün ayağa kalkabilir ve günlük yaşamlarına dönebilir. İlk haftalarda kompresyon çorabı kullanımı önerilebilir. Tedavi edilen damarlar zamanla kaybolur ve bacak görünümü belirgin şekilde iyileşir.
Prof. Dr. Uğur Özkan, Adana’da köpükle varis tedavisinde cerrahiye gerek kalmadan sunduğu güvenli, hızlı ve estetik çözümlerle tanınır. Sağlıklı ve estetik bacaklar için hemen iletişime geçebilir veya randevu oluşturabilirsiniz.
Tedavi Yöntemi
Skleroterapi yöntemi ile damar içine özel bir ilaç (sklerozan madde) köpük formunda enjekte edilir.
Endikasyonlar
Küçük ve orta çaplı varisler, kılcal damar varisleri, büyük varislerde cerrahiye alternatif olarak kullanılabilir.
Uygulama Süresi
Ortalama 15-30 dakika sürer.
Anestezi
Genellikle anestezi gerektirmez, hafif rahatsızlık hissedilebilir.
İyileşme Süresi
Hastalar genellikle aynı gün normal aktivitelerine dönebilir, tam iyileşme birkaç hafta sürebilir.
Avantajlar
Cerrahi kesi gerektirmez, hızlı uygulanır, minimal ağrı ve iyileşme süresi kısadır.
Yan Etkiler
Geçici morluk, kızarıklık, kaşıntı, nadiren damar iltihabı (flebit) veya ciltte renk değişiklikleri olabilir.
Kontrendikasyonlar
Hamilelik, aktif damar tıkanıklığı (derin ven trombozu), ciddi arter hastalıkları.
Sonuçlar
Çoğu hastada başarılı sonuçlar alınır, ancak tam etkinlik için birkaç seans gerekebilir.
Varis, bacak toplardamarlarının genişlemesi, kıvrımlı bir hâl alması ve cilt yüzeyinden belirginleşmesi durumudur. Vücuttaki toplardamarlar, kanı kalbe doğru taşıyan önemli “boru hatları” gibidir. Bu boru hatlarında bulunan kapakçıklar, kanın yerçekimine karşı geri kaçmasını engeller. Örneğin dik durduğumuzda, bacaklardaki kanın topuklardan yukarıya, kalbe doğru akması gerekir. Kapakçıklar düzenli çalıştığında kan yukarı pompalanır ve geri dönüş yapmaz. Ancak kapakçıklar doğru çalışmadığında, kan geriye kaçar, damar içerisinde basınç artar ve damarda genişleme, bükülme oluşur. İşte bu tabloya varis denir.
Varis Oluşumuna Yol Açan Temel Etkenler
Genetik yatkınlık: Ailede varis hikâyesi varsa, varis görülme ihtimali artar.
Uzun süre ayakta kalma veya oturma: Hemşirelik, öğretmenlik, kuaförlük gibi ayakta uzun süre durmayı gerektiren mesleklerde varis sıkça görülür.
Köpük skleroterapisi, varisli damarlara özel bir ilaç (sklerozan) enjekte edilerek bu damarların tıkanmasını ve zamanla yok olmasını sağlayan bir yöntemdir. Standart skleroterapiden farkı, enjeksiyon yapılacak ilacın hava veya karbondioksit gibi bir gazla karıştırılarak köpük hâline getirilmesidir.
Köpük formu, sıvı ilaçlara kıyasla birkaç avantaja sahiptir:
Damar içindeki kanı itme (displacement) özelliği: Köpük, damarda kan yerine oturarak sklerozan ilacın damar duvarı ile daha geniş bir temas alanı oluşturmasını sağlar.
Yüksek temas süresi: Köpük, damarın içinde sıvı ilaçtan daha uzun süre kalabilir ve böylece etkisini artırır.
Daha az ilaç miktarıyla daha fazla damar kaplama: Yoğun köpük yapısı, damarı kaplama gücünü artırarak tedavide daha etkili bir sonuç sağlar.
Normal sıvı ilaç, dar bir tünelin içinden akan su gibi hızla geçip gidebilir. Oysa köpük, bu tünelde akarken köpüğün kabarcıkları duvarlara yapışarak “inatçı” bir şekilde tutunur, böylece damar duvarı ilaca daha uzun süre maruz kalır.
Köpük Skleroterapisi Nasıl Etki Gösterir?
Enjekte edilen köpük, varisli damarın içine girer girmez kanı dışarı doğru “ittirir” ve damar duvarıyla direkt temas kurar. İçeriğindeki sklerozan madde, damar yüzeyinde endotel adı verilen iç tabakaya zarar verir. Bu zarar, minik bir iltihaplanma süreci başlatarak damarın kasılıp kapanmasına (spazm) ve daha sonra fibroz (bağ dokusu) hâline dönüşmesine neden olur. Kapandığı için artık kan akışı bu damar üzerinden gitmez; vücut zamanla bu kapalı damarı ufalar, yok eder veya tamamen işlevsiz hâle getirir. Böylece varisli damar “devre dışı” kalmış olur. Kan akışı ise diğer sağlıklı damarlardan devam eder.
Düşük basınçlı ama genişlemiş ve kıvrımlı bir boru hattını (varisli damar) sistemden çıkartıp, kanı daha sağlam ve düzgün çalışan borulardan (sağlıklı damarlar) geçmeye yönlendirmek şeklinde de düşünebiliriz. Bu sayede bacakta rahatlama, ağrılarda azalma ve daha estetik bir görünüm elde edilir.
Köpük tedavisi, genellikle kılcal ve orta boy varisler için sıklıkla tercih edilir. Ancak büyük çaplı varislerde de uygulanabilir. Burada önemli olan kişinin genel sağlık durumu damarın çapı, varisin derecesi ve varsa eşlik eden başka hastalıklardır. Örneğin çok ileri derecede toplardamar yetmezliği yaşayan, ciddi dolaşım bozuklukları olan veya damarlarında tıkanıklık (derin ven trombozu) hikâyesi bulunan kişilerde öncesinde daha kapsamlı bir inceleme yapılması gerekir.
Aday Olabilecek Durumlar:
Bacaklarında belirgin kabarık varisleri olan estetik ve ağrı şikâyeti taşıyanlar
Hamilelik sonrasında varisleri kalıcı hâle gelmiş kişiler (Hamilelik döneminde tedavi çoğunlukla ertelenir, ancak doğumdan bir süre sonra yapılabilir.)
Cerrahi müdahaleye sıcak bakmayan, daha az invaziv bir yöntem arayan hastalar
Tekrarlayan varis sorunlarıyla karşılaşan ve ek bir tedavi isteyen kişiler
Tabii ki detaylı bir damar haritalaması ve muayene sonucunda, köpük skleroterapisinin uygunluğu belirlenir. Her vaka kendine özgüdür; bazı hastalara ek veya farklı tedaviler de önerilebilir.
Tedavi Nasıl Uygulanır ve Ne Kadar Sürer?
Köpük skleroterapisi çoğunlukla poliklinik (ayaktan) şartlarda yapılabilen, hastanede yatış gerektirmeyen bir işlemdir. Süre, genellikle tedavi edilecek damarların sayısına ve genişliğine bağlı olarak değişir. Ortalama olarak 30 dakika ile 1 saat arası sürebilir. Hastada tedirginlik veya korku mevcutsa hafif sakinleştiri ve ağrı kesiciler damar yoluyla verilerek hastanın rahatlaması sağlanabilir.
Hasta, genellikle sırtüstü yatar pozisyona alınır veya hafif eğimli bir yatakta uzanır. Bacakların rahat bir şekilde görünür olması sağlanır.
Damara girişi doğru bir noktadan yapmak, iğnenin konumunu teyit etmek ve köpüğün yayılmasını gerçek zamanlı izlemek için Doppler ultrason cihazı kullanılır. Bu “gözleri kapalı ameliyat yapmaya” benzemek yerine, “haraç mezat” değil de hedefe nokta atışı yapabilmeyi sağlar.
Sklerozan madde) ve hava/karbondioksit bir enjektör sistemiyle hızlıca karıştırılarak mikro köpük elde edilir.
İnce uçlu bir iğne veya kateter yardımıyla köpük, varisli damarın içine verilir. İşlem esnasında hafif bir yanma, batma hissi olabilir ancak genelde tolere edilebilecek düzeydedir.
Köpüğün damara dağıldığı görülürken, doktor veya hemşire bazen bölgeye hafif masaj uygulayabilir. Köpüğün damarın içinde düzgün yayıldığını doğrulamak için ultrason tekrar kontrol edilir.
İşlem bittiğinde kişi hemen günlük yaşamına dönebilir. Bazen ilk birkaç gün dikkatli davranmak, doktorun önerdiği şekilde bacağı dinlendirmek veya hafif yürüyüşler yapmak önerilir.
İşlem Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Köpükle varis tedavisi sonrası genellikle uzun bir dinlenme süresi gerekmez. Yine de iyileşmeyi hızlandırmak, oluşabilecek yan etkileri en aza indirmek için bazı noktalara özen göstermek gerekir:
Bacaklarda dolaşımı artırmak adına kısa yürüyüşler yapmak faydalıdır. Uzun süre oturur pozisyonda kalmaktan kaçınmak, bacakları düzenli aralıklarla hareket ettirmek önerilir.
İşlem sonrasındaki ilk günlerde çok sıcak banyo, sauna gibi ortamlar, damarların genişlemesine ve tedavinin etkinliğinin düşmesine yol açabilir.
İlk bir ay boyunca yoğun spor faaliyetlerinden veya ağır kaldırmaktan uzak durmak, damarların iyileşmesi için önemlidir.
Doktor genelde 1-2 hafta sonra tedavi bölgesini ultrasonla tekrar kontrol etmek isteyebilir. Bu kontrolde damarın ne ölçüde kapandığı, ek tedaviye ihtiyaç olup olmadığı değerlendirilir.
Bu öneriler tıpkı taze ekmek yaparken belirli bir süre hamuru dinlendirmenin önemine benzer: Her şeyi doğru yapsanız bile, gerekli “dinlenme ve olgunlaşma” sürecini atlamamak tedavinin başarısını garanti altına alır.
Köpük Skleroterapisinin Avantajları Nelerdir?
Diğer varis tedavilerine kıyasla köpük skleroterapisinin bazı avantajları mevcuttur:
Cerrahi yöntemlerde deride kesiler açılır, anestezi gerekir; dolayısıyla hem hastanede kalış süresi artabilir hem de iyileşme uzayabilir. Köpük tedavisi ise sadece iğne enjeksiyonuyla uygulandığından, çoğu zaman lokal anestezi ile veya gerek dahi olmadan tamamlanır.
İşlem sonrası hemen ayağa kalkıp yürümek mümkündür. Yoğun istirahat veya hastanede yatış çoğunlukla gerekmez.
Cerrahi yöntemler ya da endovenöz lazer/radyofrekans ablasyonu gibi yakma yöntemleriyle kıyaslandığında, köpük skleroterapisi çoğu zaman daha düşük maliyetli olabilir. Ayrıca ince kılcal damarlardan, orta-çaplı varislere kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Köpük, ultrason rehberliğinde tam olarak varisli damara uygulanır. Bu yan dokulara verilen hasarı en aza indirir. Her bir varisli segment, gerektiği kadar dozda köpükle buluşturulur.
Eğer ilk tedaviden sonra tam başarı elde edilemezse ya da başka segmentlerde tekrar varis oluşursa, köpük skleroterapisi rahatlıkla yeniden uygulanabilir.
Olası Yan Etkiler ve Riskler Nelerdir?
Her tıbbi işlemde olduğu gibi, köpük skleroterapisinde de bazı yan etkiler ve riskler söz konusu olabilir. Bunların çoğu hafiftir ve geçicidir, ancak yine de bilmek ve dikkate almak önemlidir.
Ciltte Kızarıklık, Kaşıntı veya Hassasiyet
Enjeksiyon bölgelerinde hafif kızarıklık veya kaşıntı olması normaldir. Genelde birkaç gün içinde geçer.
Morluk (Ekimoz) ve Şişlik
Damarın kapandığı bölgede morluk ve hafif şişlik oluşabilir. Bu durum birkaç hafta içinde gerileyebilir.
Hiperpigmentasyon (Ciltte Renk Değişikliği)
Köpüğün uygulandığı damarın çevresinde kahverengimsi leke (hiperpigmentasyon) görülebilir. Bu lekeler zaman içinde (genellikle aylar içinde) solar. Çok nadir durumlarda daha uzun süreli kalıcı olabilir.
Matting (Yeni Kılcal Damarların Belirmesi)
Bazen tedavi sonrasında işlem yapılan bölgede çok ince kılcal damarlar oluşabilir. Genellikle kendiliğinden geçer veya farklı yöntemlerle sonradan tedavi edilebilir.
Alerjik Reaksiyon
Sklerozan maddeye karşı alerji çok nadir görülen bir durum olsa da tamamen göz ardı edilemez. Nefes darlığı, döküntü gibi belirtiler olursa mutlaka hızla müdahale edilmelidir.
Pıhtı Oluşumu (Tromboz) ve Diğer Vasküler Komplikasyonlar
Çok nadir ama önemli bir risktir. Özellikle derin ven trombozu veya akciğer embolisi gibi ciddi tabloların oluşma ihtimali düşük olsa da sıfır değildir. Bu nedenle işlem öncesinde hastanın öyküsünün ve risk faktörlerinin iyi değerlendirilmesi önem taşır.
Nörolojik Şikâyetler
Son derece ender görülse de köpük enjeksiyonundan sonra, özellikle “sağ-sol kalp arasındaki delik” (patent foramen ovale) gibi bir kalp anomalisi olan hastalarda, geçici görsel veya konuşma bozuklukları, migren benzeri baş ağrıları, hatta çok düşük ihtimalle felç (TIA, inme) bildirilmiştir. Bunlar oldukça istisnai durumlardır, ancak hasta öyküsü iyi alındığında ve protokoller uygun uygulandığında risk ciddi ölçüde azalır.
Genel olarak bu risklerin görülme oranı düşüktür ve işlem deneyimli uzmanlarca yapıldığında güvenilir bir tedavi seçeneğidir. Yine de her durumda hekiminizle bu olası yan etkileri konuşmak, sorularınızı sormak ve endişelerinizi paylaşmak tedavi sürecinin en önemli aşamalarından biridir.
Köpük Skleroterapisi Kaç Seans Uygulanır?
Birçok kişi “tek seansla tamamen kurtulabilir miyim?” diye merak edebilir. Maalesef bu damarın durumuna göre değişkenlik gösterir. Nadiren tek bir seans yeterli olurken, bazılarında birkaç seans daha gerekebilir.
Damar Çapı: Büyük çaptaki varisli damarlar, daha yüksek miktarda köpük veya birkaç uygulama gerektirebilir.
Varislerin Sayısı ve Yaygınlığı: Birden fazla damarın tedavi edilmesi gerektiğinde seanslar bölünebilir.
Vücudun Tedaviye Verdiği Yanıt: Her insanın bağışıklık, damar yapısı ve iyileşme hızı farklıdır. Bazı kişilerde damarlar çok çabuk kapanırken, bazı kişilerde ek seanslarla yeniden müdahale gerekebilir.
Genelde bir seansta birden fazla varis alanı hedeflenebilir ancak enjeksiyon miktarının ve kullanılan ilacın bir üst limiti vardır. Doktor, güvenli dozu aşmamak için işlemi seanslara bölebilir.
Köpükle Varis Tedavisi Diğer Yöntemlerle Nasıl Karşılaştırılır?
Varis tedavisinde cerrahi (stripping), endovenöz ablasyon (lazer, radyofrekans), yapıştırma (glue) ve klasik sıvı skleroterapi gibi çeşitli yöntemler bulunur. Köpük skleroterapisi bunlar arasında hem etkinlik hem de maliyet bakımından ara bir noktada konumlanır.
Cerrahi Stripping: Eskiden oldukça yaygındı. Damarın tamamen çıkarılması esasına dayanır. Etkin olabilir ama uzun iyileşme süresi ve anestezi gereksinimi vardır. Köpük tedavisi ise sadece enjeksiyonla yapılır, iyileşme çok daha hızlıdır.
Endovenöz Lazer/Radyofrekans: Damara bir kateter aracılığıyla ısı verilerek damar kapatılır. Cerrahiye göre daha konforludur, ancak özel cihazlar gerektiği için maliyeti daha yüksek olabilir. Köpük tedavisi ise genellikle daha uygun maliyetlidir.
Sıvı Skleroterapi: Hemen hemen aynı ilaçlar kullanılır, tek fark gazla karıştırılmamasıdır. Çapı küçük damarlar (örneğin kılcal varisler) için yeterli olabilir ancak büyük varislerde köpük uygulaması daha etkili sonuçlar verebilir.
Tedavinin Başarısı ve Kalıcılığı Nasıldır?
Varis tedavilerinin temel hedefi, hastanın ağrı, şişlik, sızlama gibi yakınmalarını hafifletmek, bacaklardaki kozmetik sorunları gidermek ve uzun vadede damar sağlığını korumaktır. Köpük skleroterapisinde başarı oranı yüksektir; birçok araştırmada kapatılan damarların büyük bölümünün kalıcı olarak kapalı kaldığı gösterilmiştir. Fakat şu noktalar göz önünde bulundurulmalıdır:
Varisler Tekrarlayabilir: Eğer varis oluşumuna yatkınlık sağlayan genetik, yaşam şekli veya hormonal faktörler devam ediyorsa, başka bölgelerde yeni varisler çıkabilir veya kısmen kapanmış damarlar tekrar belirginleşebilir.
Destekleyici Önerilere Uymak: Kilo kontrolü, düzenli egzersiz, uzun süre ayakta kalmayı gerektiren durumlarda ara ara dinlenme gibi alışkanlıklar edinen kişilerde tekrarlama oranı daha düşüktür.
Düzenli Kontrol: Doktorun önerdiği aralıklarla damarın durumunu izlemek, erken aşamada ek tedaviye ihtiyaç varsa zamanında müdahale etmek daha iyi sonuçlar doğurur.
Tıpkı diyet yaparken bir süre kilo verip sonrasında eski alışkanlıklara dönmek gibi düşünülebilir: Eğer altta yatan nedenler düzeltilmezse veya korunma önlemleri alınmazsa varisler tekrar ortaya çıkabilir. Dolayısıyla tedavi sonrası dönemde de yaşam tarzı tavsiyelerine uymak önemlidir.
Ağrı veya Konfor Seviyesi Nasıldır?
Birçok hasta, köpük enjeksiyonları sırasında hafif bir iğne batması ve kısa süreli bir yanma hissi yaşayabilir. Ancak genel olarak ağrı seviyesi oldukça düşüktür ve çoğu kişi tarafından rahatça tolere edilir. Ayrıca ağrı eşiği her bireyde farklıdır; bazısı neredeyse hiç hissetmezken bazısı biraz daha hassas olabilir.
İşlemden sonra hafif sızı veya basınç hissi olabilir, ancak bu da genellikle hafif ağrı kesicilerle veya soğuk kompreslerle kontrol edilebilir. Uzun süreli veya şiddetli ağrı nadirdir ve genellikle işlemden bağımsız başka nedenler varsa araştırılır.
Tedaviden Sonra Gündelik Hayata Ne Zaman Dönülebilir?
En büyük avantajlardan biri, işlem bittikten hemen sonra kalkıp yürümeye teşvik edilmenizdir. Yani “yataktan çıkmama” veya “işe gidememe” gibi bir durum çoğunlukla olmaz. İşlem günü hafif yorgunluk hissi yaşanabilse de çoğu kişi aynı veya ertesi gün işine, sosyal hayatına dönebilir.
Genelde büyük bir engel teşkil etmez, ancak uzun mesafelere gitmeniz gerekiyorsa kısa mola vererek bacaklarınızı hareket ettirmeniz önerilir.
Hafif yürüyüşler, düşük tempolu egzersizler genelde ilk birkaç günden sonra yapılabilir. Yoğun fitness, ağırlık antrenmanı veya koşu gibi yüksek tempolu aktiviteler için 3-4 hafta beklemek daha uygundur.
Uzun uçak veya otobüs yolculukları sonrasında bacaklarda pıhtı riski artabileceği için, bu tür yolculuklara dikkat etmek gerekir. Tedaviden hemen sonra uzun bir uçuş planlanıyorsa öncesinde doktorla görüşmek önemlidir.
Venöz Ülseri Olan Hastalar Köpük Tedavisinden Faydalanabilir mi?
Venöz yetmezliğe bağlı oluşan bacak ülserleri (açık yaralar), ciddi bir toplardamar sorununu gösterir. Köpük skleroterapisi, venöz ülserlerin iyileşme sürecine yardımcı olabilecek tedavi seçeneklerinden biridir. Özellikle ülser etrafında varisli perforan damarlar (yüzeyel ve derin damarlar arasındaki bağlantılar) varsa, köpük uygulaması ile bu “kaçak yapan” damarlar kapatılır. Böylece bacak bölgesindeki venöz basınç azalır, yara iyileşmesi hızlanabilir. Yine de bu süreçte yara bakımı, kompresyon çorabı ve bazen de ek tedaviler (örneğin balık derisi greftleri veya özel yara pansumanları) devreye girebilir.
Köpük Skleroterapisi Sırasında Ultrason Kullanımı Neden Önemli?
Ultrason, işlemin “gözleri” gibidir. Gözle görülmeyen veya cilt yüzeyinden tam seçilemeyen damarlar, ultrason ile net bir şekilde gözlenir. Köpük skleroterapisinde ultrason eşliğinde iğnenin damara tam olarak nasıl girdiği, köpüğün damarda nasıl yayıldığı anbean izlenir. Bu sayede:
Hedef damar doğru noktadan “vurulur,” yanlışlıkla komşu dokulara ilaç enjekte edilme riski azalır.
Köpüğün dağılımını gözlemek mümkündür, gerekirse köpüğün verilme hızı veya miktarı ayarlanabilir.
Tıkanmanın anlık teyidi yapılabilir, varisli damar kapandığında ultrason görüntüsünde bu görülür.
Ultrasonsuz yapılan skleroterapi de vardır, ancak özellikle büyük çaplı veya derinde seyreden damarlar söz konusu olduğunda ultrason rehberliği, tedavinin güvenliğini ve başarısını artırır.
Adana Köpükle Varis Tedavisi Fiyatları Ne Kadar ?
Ortalama Köpükle Varis Tedavisi fiyatları için lütfen bizimle iletişime geçin.
Köpükle Varis Tedavisi Yaptıranların Yorumları
Prof. Dr. Uğur Özkan'ın hasta yorumları için Google Maps'e göz atabilirsiniz.
Köpük tedavisinden sonra iyileşme süresi kişiden kişiye ve varisin büyüklüğüne göre değişir. Genellikle küçük varislerde 3-6 haftada, büyük varislerde ise 3-4 ayda belirgin düzelme görülür. Tam sonuç için birkaç ay sabretmek ve bazen birden fazla seans gerekebilir.
Köpük tedavisi genellikle güvenlidir. Enjeksiyon yerinde hafif ağrı, morarma, şişlik gibi geçici yan etkiler sık görülür. Nadiren ciltte renk değişikliği, yeni kılcal damar oluşumu, geçici görme sorunları olabilir. Çok nadir de olsa alerji, pıhtı veya sinir hasarı gibi ciddi riskler bulunur.
Köpükle varis tedavisi, özellikle damar sağlığı ve estetiği üzerine yoğunlaşmış, bu alanda özel deneyime sahip Girişimsel Radyoloji uzmanlarının bulunduğu kliniklerde sıklıkla uygulanan modern bir yöntemdir. Bu tür yenilikçi tedavilerde en güncel teknolojiler ve kişiye özel yaklaşımlar ön planda tutulduğundan, donanımlı merkezler genellikle daha kapsamlı seçenekler sunabilmektedir. Devlet hastanelerindeki uygulamalar ise kurumun imkan ve yoğunluk durumuna göre değişiklik gösterebilir.
Tedavi sonrası ağrı, varislerin büyüklüğüne göre değişir. Büyük varislerde birkaç gün ila 2-3 hafta hafif-orta şiddette ağrı normaldir. Orta boy varislerde daha hafif ve kısa süreli, kılcal varislerde ise genellikle ağrı olmaz veya çok hafif olur. Basit ağrı kesiciler ve varis çorabı yardımcı olabilir.
Köpük tedavisinde nadir de olsa derin ven trombozu (DVT), yani pıhtı oluşma ve akciğere atma riski vardır. Bu risk, özellikle işlemin ultrason rehberliğinde, deneyimli bir hekim tarafından doğru teknikle yapılmasıyla çok aza indirilebilir. Tedavi sonrası hareketlilik ve varis çorabı kullanımı da riski azaltır.
Köpük tedavisi, ilaca alerjisi olanlara, aktif DVT veya akciğer embolisi geçirenlere, ciddi sistemik hastalığı veya enfeksiyonu olanlara, bacak atardamarlarında ciddi tıkanıklığı bulunanlara yapılmaz. Gebelik ve emzirme döneminde genellikle önerilmez. Pıhtılaşmaya yatkınlığı olanlar ve bazı kalp anomalisi bulunanlar için de riskli olabilir.
Varislerin köpükle tedavisi, adeta bir damar sanatkârı titizliğiyle çalışan Girişimsel Radyoloji Uzmanı tarafından icra edilir. Bu uzmanlar, ultrason rehberliğinde, damarların iç dünyasına minimal dokunuşlarla estetik ve konforlu bir iyileşme sunar. Ameliyatsız varis tedavilerindeki bu ustalık, onların damar sağlığındaki kilit rolünü pekiştirir ve hastalar için güvenli bir liman oluşturur.